[B] Biz gazeteciler, O'nu sadece, işini iyi bilen, gerçek anlamda bir halkla ilişkiler üstadı olan, dünyanın en güleryüzlü halkla ilişkiler müdürelerinden biri olarak tanır, sanatsever kişiliğiyle özdeşleştirdiği karakteriyle de bir meslektaşımız olarak gurur duyardık. Şimdi bu gurura, 'İkinci kitabını çıkartan akıcı dilli bir yazar' tamlamasnı da eklememiz gerekiyor. Evet, Çırağan Sarayı'nın genç ve başarlı halkla ilişkiler müdüresi Çiler İlhan; ikinci kitabı olan 'Sürgün'ü, Çırağan ev sahiplğinde, seçkin bir okur kitlesi ile birlikte kamuoyuna tanıttı. 'Çırağan Okumaları'nın 'Mimarı' olarak kabul edilen Çiler İlhan,adeta mimarlığın yaptığı bir organizasyonun ilk kez gerçek ev sahibi oldu ve kitabından iki hikaye okuyarak, katılımcıları büyüledi. Dili, akıcı, boğmayan, kolay anlaşılır bir üsluba sahip Çiler İlhan. Gerçi kitabın bazı yerlerinde, 'Sanki biraz daha' dedirtse de, geneli itibarıyla, hikaye ile gündeme ışık tuan, bir nevi gün içinde bile her boş kalındığında okuncak bir başucu kitabı tadında 'Sürgün'... Zaten yayınevi de, kendisini anlatmak için yetmeyecek kelimeleri ustalıkla seçmiş: Çağdaş yazarlarımızdan Çiler İlhan’ın yeni öykü kitabı Sürgün, gazete haberlerinin soğuğunda kalmış Irak işgalinden Batmanlı kadınlara, deney köpeklerinden Pippa’ya, Hrant Dink’ten Sulukulelilere, “evinden, yurdundan, bedeninden, ruhundan… sürülen herkese, içlerindeki yurtlarına dönebilmeleri ümidiyle” yazılıp her canlının kendini “oldurmasına” adanmış. Toplumun ince ince kanayan yaralarına etkileyici bir derinlikle bakan özgün edebiyat dili ve birbirine bağlanan öyküleriyle, Sürgün, roman tadında bir hikâye kitabı… BOĞAÇ YÜZGÜL[/B]