Yılmaz; “Güçlünün değil haklının yanında; taraflı tarafsız, üye olan olmayan ayrımı yapmadan mazlumun yanında yer alacağız” ifade etti.
Eğitim- Bir- Sen Sivas 1 No’lu Şube Başkan adayı Aydın Yılmaz açıklamasında;
“Eğitimciler Birliği Sendikası 14 Şubat 1992’de öğretmen, şair ve yazar merhum Mehmet Akif İnan’ın öncülüğünde kurulmuş bir gönül hareketidir. Bugün 30. yılını kutladığımız bu gönül hareketi, bin bir zorluklar içerisinde, insanların dertleriyle dertlenen, emeği ve alın terini kutsal bilen, hak ve hakikatin mücadelesini veren birkaç yiğit insan tarafından başlatılmıştır. Eğitim-Bir-Sen, sivil toplum kuruluşlarının temel amacı olan toplumu aydınlatmayı, gerçekleri tarafsız ve bağımsız bir şekilde ele almayı ve sorunlara çözüm önerisi sunmayı amaçlamaktadır. Geleceğimizin teminatı çocuklarımızı yetiştirmek için fedakârca emek veren eğitim çalışanlarının haklarını korumak ve eğitimin önündeki engelleri kaldırmak için kurulan, 2001 yılında kamu tüzel kişiliğine kavuşmuş olan bu gönül hareketi, zamanla çığ gibi büyümüş; 2009 yılında genel yetkili sendika olmuştur. Bu yıldan beri de genel yetkili sendika olarak çalışmalarına devam etmektedir.
Sendika özüne geri dönecek
Değerli dostlar, bu gönül hareketinin öncelikli amacı, Akif İnan’ın ve dava arkadaşlarının Eğitim-Bir-Sen’i kurarken bize bıraktığı mefkûreye dönüştür. Bu mefkûre, eğitim çalışanlarının haklarını korumak ve geliştirmektir. Öğretmenlik mesleği dini, örfi ve ahlaki açıdan toplumumuz tarafından kutsal kabul edilen meslekler içerisindedir. İnan ve arkadaşları bu kutsal mesleği hem icra etmiş hem de eğitim çalışanlarının haklarını korumak için mücadele etmişlerdir. “Öze Dönüş Hareketi” olarak bu mefkûre çerçevesinde eğitim çalışanlarının haklarını korumak için “Bismillah” diyoruz.
Ülkemizde bir milyonu aşkın eğitim çalışanı bulunmaktadır. Bu büyük ailenin mali ve sosyal hakları ise toplu sözleşmelerle belirlenmektedir. Toplu sözleşmelerde sivil toplum kuruluşu olan sendikaların görüşü alınmakta, sendikalar alınan kararlarda etkili olmaktadır. Eğitim-Bir-Sen olarak toplu sözleşmelerde emekçinin hakkını savunmak, mali ve sosyal haklarını geliştirmek için aşağıdan yukarıya, yerelden genele oluşturulacak bir sinerjiyle hak mücadelesinde genel merkezin elini güçlendirmek için; görüş, öneri, söylem ve eylemlerimizle mücadeleye katkı sunmak ve mücadelenin bizzat içinde yer almak için “Bismillah” diyoruz.
Eğitim- Bir- Sen Sivas 1 No’lu Şubesi il genelinde 4 binden fazla üyeye sahip bir sivil toplum kuruluşudur. Bu büyük sivil toplum kuruluşunun mevcut yönetiminin tüm üyelerine eşit mesafede durmadığı, birlik ve beraberliği tesis etmediği, haksızlıklara karşı herhangi bir söylem ve eylem geliştirmediği, sendikal etkinliklere kendi yönetiminin dahi katılmadığı bir ortamda; üyeler arasında aidiyet bilincini, birliği ve beraberliği sağlamak için “Bismillah” diyoruz.
Toplu sözleşmelerde emek sahiplerine enflasyonun altında tek haneli rakamlar reva görülürken, başkan ve son dönemde ortaya çıkan eş başkana üye aidatlarıyla astronomik maaşların ödendiği bu dönemde; yıpranan, gözden düşürülen, itibarsızlaştırılan eğitim çalışanlarının sosyal ve ekonomik haklarını korumak, sendika yöneticilerinin maaşlarını makul seviyeye indirmek ve üye nezdinde kan kaybına neden olan bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak için, tüm emekçilere açık kapı sendikacılık anlayışıyla hizmet etmek, bu güzide sivil toplum örgütünü belli kişi ve grupların insafına ve inisiyatifine bırakmamak için, tüm üyelerimizle sendikamızı asli görevine döndürmek ve yeniden zirveye çıkarmak için “Bismillah” diyoruz.
Çalışanların gözü, kulağı, gür sesi olacağız.
Değerli dostlar, kıymetli basın mensupları,
Ülkemizde eğitime son yıllarda büyük önem verilmektedir. Milli bütçeden eğitime ayrılan pay her geçen yıl artırılmıştır. Okullaşma oranında büyük ilerleme sağlanmış; okulların fiziki altyapısı iyileştirilmiş, personel açığı giderilmeye çalışılmıştır. Tüm bu çabalara rağmen dezavantajlı bölgelerde fiziki alt yapıda kısmi sorunların olduğu da bir gerçektir. Ayrıca okul/ kurumlarda yardımcı hizmetli personel yetersizliği salgın sürecinde daha da belirgin hale gelmiştir. Bu dönemde okullarda yardımcı personelinden memuruna, öğretmeninden okul müdürüne kadar tüm eğitim çalışanları yüz yüze eğitim faaliyetlerinin kesintisiz devam etmesi için olağanüstü bir gayretle görevlerini yerine getirmişlerdir. Hatta görevlerini yerine getirirken virüse yakalanarak hayatlarını kaybetmişlerdir. Ancak eğitim çalışanlarının bu fedakârlıklarına rağmen sendikalar, eğitim çalışanları hakkında kamuoyunda oluşturulan olumsuz algılara seyirci kalmış, onlara yeterince sahip çıkmamışlardır. Eğitim çalışanlarına yönelik bu itibar suikastını görüyor ve tüm eğitim çalışanlarının gözü, kulağı, haksızlıklara karşı gür sesi olmak için “Bismillah” diyoruz.
Eğitim çalışanları, içtimai açıdan önemli ve kutsal bir görevi yerine getirmektedir. Öğretmenler kendilerine emanet edilen ve geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı yârınlara hazırlamaya; onları milli ve ahlaki açıdan en iyi şekilde yetiştirmeye gayret etmektedir. Vazifelerini yerine getiren bu kutsal mesleğin mensupları, maalesef birçok olumsuz durumla karşılaşmaktadır. Son dönemde eğitim çalışanlarına yönelik şiddet artmakta; eğitim çalışanlarının itibarı ise giderek azalmaktadır. Öğretmenler, Yargıtay’ın da kabul ettiği tedip hakkını kullanmada korkar hale gelmişlerdir. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi, yasal bir düzenleme ile mümkündür. Eğitimcilere yapılan fiziki ve psikolojik saldırıların önlenmesi için yerelde ve genelde, üyemiz olan ya da olmayan, sendikalı veya sendikasız, tüm eğitim çalışanlarının yanında yer almak, destek olmak ve çıkarılacak yasal düzenlemelerin takipçisi olmak için “Bismillah” diyoruz.
3 Şubatta Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen ve 13 Şubat gecesi resmi gazetede yayımlanan 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu öğretmenlerin beklentisini karşılamaktan çok uzaktır. Bir milyonu aşkın öğretmenin sorunları ve talepleri görmezden gelinmiştir. Hazırlanan bu meslek kanunun sadece öğretmenlere yönelik olması, diğer eğitim çalışanlarının yok sayılması ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi için kanunda herhangi bir maddenin olmaması büyük bir yanlıştır. Ayrıca öğretmenlik mesleği için hazırlanan kariyer basamaklarının şartları da hatalıdır. Yasada bir öğretmenin uzman öğretmen olabilmesi için 10 yıl çalışmış olma, 180 saatlik Uzman Öğretmenlik Eğitim Programını tamamlamış olma ve yapılacak sınavdan başarılı olma şartlarını yerine getirmesi istenmektedir. Başöğretmenlik için ise 10 yıl uzman öğretmen olarak görev yapmış olma, 240 saatlik Başöğretmenlik Eğitim Programını tamamlama ve yapılacak sınavdan başarılı olma şartları bulunmaktadır. Alanında eğitim görürken birçok sınava tabi tutulan üstüne atanabilmek için yeniden sınava alınan, bu işin mutfağında olan öğretmenlerimizi tekrar sınava almak ve onlara 180/240 saat eğitim vermek akıl ve mantıkla çelişmektedir. Ayrıca bu kanuna göre 55 yaş ve üstü öğretmenlerimiz başöğretmen olamayacaklardır. Çünkü başöğretmen olabilmek için gerekli olan 10 yıl uzman öğretmen olarak çalışma şartını yerine getirdiklerinde emeklilikleri gelmiş olacaktır. Bu ve benzeri birçok sıkıntıyı içinde barındıran ve 12 maddeden oluşan Öğretmenlik Meslek Kanununun içeriğinde sadece adaylık ve kariyer basamaklarının olması, bu çalışmanın gelişigüzel hazırlandığını göstermektedir. Buna itiraz etmemek ve düzeltilmesi için mücadele etmemek dahası bunu büyük bir kazanım olarak üyelere sunmak yanlıştır. “Öze Dönüş Hareketi” olarak öğretmenlerin beklenti ve talepleri doğrultusunda yeni bir yasal düzenleme çıkarılması için görüş ve öneriler sunmak ve genel merkezin elini güçlendirecek çalışmalar yapmak için “Bismillah” diyoruz.
Güçlünün değil haklının yanında; taraflı tarafsız, üye olan olmayan ayrımı yapmadan mazlumun yanında yer alacağız.
Merhum Mehmet Akif İnan’ın “Gel kurut bu çağın kargaşasını, / Seninle beklenen şimdi şafaktır.” umuduyla ve “Hangi düşüncede olursa olsun, hangi fikir kampı içerisinde yer alırsa alsın, onun bir insan olarak kabul görmesi, inancından dolayı horlanmaması lazım. İsterse benim inancımın tam zıddı olsun. Ben ona da hakk-ı hayat tanınmasının kavgacısıyım. ” düşüncesiyle kurduğu bu gönül hareketi; onun gibi düşünen, onun gibi hislenen, dünyaya onun gibi bakan bizlere bir emek ve alın teri emanetidir. Bu emaneti korumak, geliştirmek ve bizden sonra gelecek gönül dostlarına hakkıyla teslim etmek yegâne görevimizdir. Bu görev bilinciyle Akif İnan’ın emanetine sahip çıkanlar olarak güçlünün değil haklının, zalimin değil mazlumun yanında yer almak, taraflı tarafsız, üyemiz olsun olmasın tüm eğitim çalışanlarının haklarını savunmak, sessizlerin sesi, kimsesizlerin kimsesi olmak ve bu sivil toplum örgütünün büyük bir sendika olduğunu yeniden hatırlatmak için “Bismillah” diyor, Kasım ayında yapılacak olan Eğitim-Bir-Sen Sivas 1 Nolu Şubesi 7. Olağan Kongresi için “Öze Dönüş” hareketini başlatıyoruz. İlk günkü heyecan ve özveriyle camiamızın her üyesini ötekileştirmeden samimiyetle kucaklamak, birlik ve beraberliğimizi yeniden inşa etmek için; sadece belli bir kesimin değil tüm üyelerimizin, tüm eğitim çalışanlarının haklarını korumak için, özellikle son dönemde üzülerek şahit olduğumuz eğitim çalışanlarına yönelik şiddete ve haksızlıklara sendika ayrımı yapmadan gür bir sesle “Hayır” demek için bu yola çıkmış bulunuyoruz. Bilgi ve birikimimizle, birbirinden değerli gönül dostlarımızla talip olduğumuz sorumluluğun farkındayız.
Hazırladığımız proje ve faaliyetlerle eğitim çalışmalarına katma değer sağlayacak, tüm eğitim çalışanlarını bir ve beraber yapacak bu gönül hareketinin başarıya ulaşması; sendikamızın kuruluş felsefesine tekrar dönmesi için, Kurucu Genel Başkanımız merhum Mehmet Akif İnan’ın “Övüncüm, şerefim, sözüm, şiirim; / Saklım, gizli köşem, bucağım sensin.” mısralarındaki samimiyetle siz değerli üyelerimizden desteklerinizi bekliyor, hepinizi sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyorum” ifadelerine yer verdi.