Politika
Giriş Tarihi : 09-08-2012 19:17

SİVAS'tan BBP'ye MEKTUP

BBP’ye Sivas’tan mektup: “13 Eylülde Milletin Yüzüne Nasıl Bakacaksınız?”

SİVAS'tan BBP'ye MEKTUP
Ülkücü hareketin ve BBP camiasının ön saflarında yer almış ve akil duruşu ile gönüllerimize taht kurmuş olan Sayın Lütfü Şehsuvaroğlu’nun 01.09.2010 tarihinde yazmış olduğu “Muhsin Yazıcıoğlu Sağ Olsa” başlıklı yazısını büyük bir dikkatle okudum. Lütfü Hoca; yazısının 2. maddesinde, Muhsin Başkan yaşasaydı ““13 Eylül’de birbirinizin yüzüne nasıl bakacaksınız, üç günlük dünyada fırıldak olmaya gerek yoktur diye de uyarırdı” kısmına sonuna kadar katılıyorum, doğruları söylemiş. Bir de, Muhsin Yazıcıoğlu’nun arkadaşıyız diyen, ne etliye, ne de sütlüye karışan, büyük dava adamlarımız var! İsimleri büyük, kendileri küçük… Her zaman nötr olan, ellerinde bir ip; Hacivat-Karagöz oynatarak zevklenen, büyük dava adamları… 12 Eylül mağdurları, bizim efsaneleştirdiğimiz muhteremler, bu günlerde yine sahne arkasındalar. Bu zevatlar sahne arkasını çok sevdiler, ne de olsa gözden ıraklar. Nasıl olsa ortada dolaşan birçok sanatçı var, şimdi bu sanatçıların sunumuna bakıyorlar. Kimin sunumu güzel, kimin sahnesi güzel? Ne yapsınlar, hem nalına, hem de mıhına vur! En güzel taktiktir bu. Seksen öncesinde, teşkilatçılık olarak benimsedikleri kafa yapıları budur. İşte BBP’nin buralara gelmesinde en büyük vebal bu insanlarındır. İkinci vebal ise Muhsin Başkan’ın memleketi Sivas’ta bir kaç kişiyle oturup kalkarak, her dönem güçlünün yanında olmayı şiar edinen, gücün azaldığını hissettiğinde, güç kime geçti ise onun yanında saf tutan, siyaset kurnazlarınındır. Bir başka büyük vebal de kendilerini “siyaset dizayncısı” olarak görenlerindir. Diğer bir büyük vebal de; Teşkilatlarda Başkan olmak için her türlü entrikayı çevirip, elde ettikleri başkanlığı muhafaza edebilmek için “tavırsızlığı” siyasetin gereği olarak görenlerindir. Koltuklarına yapışıp, koltuk uğruna yaşayanların da veballeri vardır. Bu hareketin kadroları mıdır bunlar? Bu kadar da alçaklık, onursuzluk olamaz. Muhsin Başkan’ın dava arkadaşı olduğunu iddia edenler, BBP’ yi işgal edenler; hiç mi utanmıyorlar, hiç mi ar damarları yoktur bunların? Bu davayı sahipsiz mi sandılar, köpeksiz köyde değneksiz mi geziyorlar? Şahsen ben; BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun, boş verin ülkücülüğünü, BBP’li olduğundan bile şüphe duymaya başladım. Sivas sokaklarında Muhsin Başkan’ın fotoğrafları ve yanında kocaman bir “Evet”, arabalarla propaganda turundalar. Muhsin Başkan’ın fotoğraflarını kullanmanıza kim müsaade etti, kendisinden izin mi aldınız, kendisi ile ahir dünyada görüşüp, fikrini mi sordunuz? Sivas’ın ve Türkiye’nin birçok yerini bu afişlerle donatırken bu bütçeleri sizin emrinize kim verdi, finansörleriniz kimler, hazine yardımı mı almaya başladınız? Birisinin çıkıp yukarıda ve aşağıda sıraladığım sorulara cevap vermesi, ülkücü onurun bir mecburiyeti haline gelmiştir. Milyonların sevgisini kazanmış, hayatı boyunca hiç bir şeye tenezzül etmemiş, kimsenin satın alamadığı, bunu telaffuza bile cesaret gösteremediği, Muhsin Başkan’ın temsilcileri gerçekten sizler misiniz? Siz buna inanıyor musunuz? Bırakın artık istismarı, kullanmayın artık Muhsin Başkan’ın ismini. İnsanların muhabbetini, sevgisini şahsi çıkarlarınız için istismar etmeyin. Yeter artık, çizmeyi aşmayın. Bırakın artık Muhsin Başkan Milletimizin gönlünde bıraktığı izlerle yaşasın. O Milletinin gönlündeydi, bırakın öyle kalsın. Beyler artık abartmanın bir gereği yok, Ne “Evet”i? Ne “Hayır”ı? bırakın herkes vicdanına göre kararını versin. At gözlüklerinizi çıkarın, nefislerinizi şeytana teslim etmeyin, BBP’ ye oy verenler, bu kadar da yalakalık olmaz diye, artık kızmaya başladılar. Yani herkes her şeyin farkında... Partililerinizle hiç konuşuyor musunuz? Size karşı çok büyük bir tepki var. Hele bir de miting olayı var ki, tam bir komedi. Bu girişimlerinize tabandaki herkes büyük tepki içerisindedir. Bu neyin mitingi, adını ne koyacağız diyorlar. Yalçın Topçu ve arkadaşları veyahut Sivas’taki istişare ekipleri gelsin ve partilileriyle bir konuşsunlar, bakalım BBP’ liler ne diyor? Bu benim ve benim gibi düşünenlerin son sözüdür. İnandıklarımı söyledim. Olması gerekenleri ifade etmeye çalıştım. Vicdanım çok rahat. Hayatım boyunca kimseye yalakalık yapmadım. Hep aynı çizgideyim, 1992 de, de, 2010 da, da hep aynıyım. Güçlünün değil, inandığımız değerlerin yanındayım. Hiç bir siyasi ikbal kaygım olmadı, yüzüne söyleyemeyeceğimi, kimsenin arkasından söylemedim, bundan da pişman değilim, öyle olmasaydı kendimden şüphe duyardım. Tavrımız “Ülkücü Tavır”dır. Duruşumuz diktir… Siyaset kaşarlığını parti bağımlılığı gibi görenler, ikili, üçlü, dörtlü oynayarak siyaset oryantali olanlar, sözde particiler, davanın ne olduğunu bilme zekâsına sahip olamayanlar, kendilerini Kaf dağlarında görerek, delikanlılık iddiasında bulunanlar, mevkilerine sığınarak komplekslerini yenmeye çalışanlar için değil, “Adam Gibi Adam” olanlar için söylüyorum, sağına, soluna bakmadan “Ben varım” diyebilenler için; NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! Bekir GENÇ BBP Üst Kurul Delegesi
AdminAdmin