Üniversite
Giriş Tarihi : 04-03-2018 08:03

“ÜNİVERSİTEDE HAVA RESMEN KAN KOKUYOR”

Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde değişik işkollarında faaliyetlerinde sürdüren 10’nun üzerinde irili, ufaklı sendika bulunmaktadır.

“ÜNİVERSİTEDE HAVA RESMEN KAN KOKUYOR”

Cumhuriyet Üniversitesinde sendikaların yaklaşık 1800 üyesi bulunmaktadır. Üniversitede toplamda bin kişiden fazla üyesi bulunan bazı sendikaların, iktidardaki partinin organı konumuna geldiği ve üyelerinin özel imtiyazlarla, hülle yoluyla çeşitli makamlara getirildiği, akademisyen olmayanlara bile lojman tahsis edildiği bilinmektedir. Bunların içerisinde Rektör Alim Yıldız’ın akrabası, yeğeni olarak bilinen Memur-Sen’e bağlı Eğitimciler Birliği Sendikası üniversite şube başkanı Zafer Yıldız ve yardımcılarına lojman verildiği bilinmektedir. Cumhuriyet Üniversitesi yönetimi personeline yönelik görevde yükselme sınavı açmazken, boş bulunan ve görevde yükselme sınavına tabii olan makamları hülle yolunu izleyerek yandaşlarına, eş, dost ve tanıdıklarını özel imtiyazlar sağlanarak peşkeş çekilmektedir.  

Rektör bazı boş bulunan ve hukuksuz, özellikle keyfi olarak boşaltılan sekreterlik makamlarını kullanarak tanıdıklarını, yakınlarını hülle yolu ile müdür, amir konumuna taşımaktadır maaşlarında iyileşme sağlamaktadır.

Üniversitede yandaşlar, bilgisi birikimi olmayan insanlar, yönetici yapılırken; tecrübeli yöneticiler kızağa çekiliyor, çeşitli mobbingler uygulanıyor türlü tehdit, şantajlarla, yıldırma politikaları ile emekli olmaları veya kurumu, Sivas’ı terk etmeleri için, kadrolarının boşalması ve sonrası yandaşlara peşkeş çekebilmek için üstün gayret sarf ediliyor.

Hak, hukuk ve adaletin Cumhuriyet Üniversitesinde rafa kaldırıldığı somut veriler ile ortada olduğu bilinirken, öfke ve gergin bir atmosfer hüküm sürmektedir.

“Üniversitede hava resmen kan kokuyor” ifadelerine yer verilirken, birilerine bazı ortamlarda alenen yüzlerine hakaret edildiği, tükürüldüğü, şişe atılmaya başlanıldığı süreçte umarız ateşli silahlar çekilmez bu artık şahısların kısır çekişmesinden çıkmış, bir zümreyi, üniversiteyi ilgilendiren bir önemli konu haline bürünmüştür.

Bunları duyan, gören siyasal erk sahipleri, sendika temsilcileri, başkanları ne iş yaptıkları sorgulanıyor.

Birçok sendikanın Cumhuriyet Üniversitesinde yaşanan ve yerleşik usul haline gelen birçok skandala olumsuzluğa, kayırmacılığa, ötekileştirmeye sessiz kaldıkları, hiçbir varlık gösteremedikleri üyelerinin hakkını bile savunamazken “ölümü görenlerin sıtmaya razı olduğu, korku imparatorluğuna teslim olundu” gibi ifadelere yer veriliyor.

“Sessizlerin sesi olmaya devam edeceğiz, yaşamı ve özgürlüğü merkezinde tutan bir anlayışla mücadele etmekteyiz” gibi söylemler bulunan KESK’e bağlı örgütlenmelerin örneğin Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (Ses) sendikasının bile Cumhuriyet Üniversitesinde sesinin kısıldığı, başlarını önlerine eğerek sessizce oturdukları yorumları yapılmaktadır. 

Memur-Sen'i yıllardır sarı sendikacılık yapmakla suçlayan Türkiye Kamu-sen ve bağlı sendikalarında farklı olmadığı yorumları yapılırken, Japon yapıştırıcılı koltuklarına yapışmış bu sendikaların sadece üye sayılarımızı nasıl artırırız gibi hesaplar yaptıkları,  emekçilerin alın terinden kesilen aidatları almayı, koltuklarını korumayı hedef edinmişlerdir gibi ifadelere kamuoyunda yankılanmaktadır.

AdminAdmin