Bölgemiz
Giriş Tarihi : 28-12-2016 00:47

SİVAS’TA, KAMU’DA FETÖ İLE MÜCADELEDE ZAAF GÖSTERENLER Mİ VAR?

Devletin önünde en büyük sorun olarak 17 Aralık 2015 gününden itibaren yoğunlaşan FETÖ ile mücadele bulunuyordu. Bu mücadelede en önemli bilgi kaynağı MİT ve Ala’nın başında bulunduğu ekipti.

SİVAS’TA, KAMU’DA FETÖ İLE MÜCADELEDE ZAAF GÖSTERENLER Mİ VAR?

Ancak 15 Temmuz gecesi kanlı bir kalkışmanın olması engellenemedi. Bu kalkışmanın ardından başlayan süreçte de FETÖ’nün hızlı bir şekilde devletten temizlenmesi öngörüldü.

OHAL ilan edilerek kurumlara büyük imkânlar sunuldu. Yine de Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın beklediği hıza ulaşılamadı. Ve sonuçta Efkan Ala’nın görevini bırakması istendi. Sivas’ta bu zaman kadar bu anlamda neler yapıldı? Türkiye genelinde FETÖ/PDY ile mücadele son sürat devam ederken, Sivas’taki derin sessizliğe bir anlam verilemiyor!

KAMUDA FETÖ’YÜ KORUYAN BÜROKRAT RAHATSIZLIĞI

Haber merkezimize gelen bilgilere göre bakanlıklardan, Yök’ten başlayarak taşrada en alt birimlere kadar “hemşericilik, mesai arkadaşlığı, komşuluk, aileler arası tanışmışlık, eş, dost ve ahbap…” ilişkilerine dayalı gelişen arkadaşlıklar neticesinde FETÖ mensuplarını koruma adına soruşturmaların sağlıklı yürümesine engel olan idarecilerin haberleri geliyor. 

Hatta soruşturma tamamlanmadan yangından mal kaçırırcasına birimlerde bulunan müdür ve amirlerin “kılı kırk yarma, mazlumları ayırma, ilgisiz olanların yanmasına engel olma…” bahaneleri ile kafalarına göre FETÖ’cü veya FETÖ ile alakası olmayan şeklinde personel ayrımı yaptıklarına dair yaptıkları çalışma kamuoyunun tepkilerine neden oluyor.

Özellikle bu konuda valilerin işi savsaklayan, ağırdan alan, FETÖ ile mücadele azim ve kararlılığı olmayan, etki altında kalan, tehdit ve şantaj korkusuyla görevini hakkı ile yerine getiremeyen bu tür bürokratların FETÖ ile mücadele görevlendirilmemesi konusunda gerekli hassasiyeti göstermesi ve işin takipçisi olması zorunlu görevleridir. Kamuoyu ayrıca, Sivas’ta FETÖ/PDY ile mücadelede zaaf gösteren, zayıf kalan bürokratların, kamu kurum ve kuruluş amirlerinin derhal görevden uzaklaştırılmasını arzu ediyor. Yerlerine kararlı bir şekilde gerçek anlamda bu yapının unsurlarını temizlemek için canla başla mücadele edebilecek, tehditlerin çelik çekirdeklerin, kriptoları kazıyacak, istihbaratı güçlü, bu anlamda taviz vermeyen, zafiyet göstermeyen, bu mücadeleyi ciddiye alan, yapının bertaraf edilmesi noktasında samimiyet gösterebilecek, en ufak şaibesi, şüphesi bile bulunmayan kadroların iş başına getirilmesini temenni ediyorlar. Herkesin gördüğü, duyduğu çıplak gerçeği merkezdekiler nasıl göremediğini soranlar bu gidişte siyasi iktidara karşı inançlarını yitireceklerini ve referandumda hayır oyu kullanacaklarının sesi yükselmeye başladı.  

FETÖ/PDY mensuplarının kamudan “ivedilikle ve özenle” ayıklanmasının hız kesmeden sürmesini, bürokratların, daire amirlerinin her akşam kendisine, “bugün FETÖ ile mücadele için ne yaptım” diye sormak zorundadır. FETÖ'ye karşı milyonların seferber olduğu bu ortamda bile meselenin ciddiyetini anlamamakta ısrar edenler var ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hala bize inanmayan arkadaşlarımız var” diyor. Olağanüstü Hal uygulaması ile birlikte ayak sürüyenlerin bütün bahaneleri de ortadan kalktı. Yeni eylemler gerçekleştirerek her gün biraz daha hainleşen bu ihanet şebekesiyle mücadele artık 'insan' olmanın bir gereği haline geldi. Birileri acaba neyi bekliyor? 

Ve kamuoyu takiyyecilere de onları himaye edenlere de hak ettiği cevabı mutlaka en kısa sürede verecektir.

Milli sorumluluğumuz gereği biz de bu mücadelenin takipçisi olacağız ve en küçük zaaf gösterenleri şikâyet edeceğiz.

FETÖ’ye karşı mücadelede gerekirse milletvekili gömleğini çıkartacağını her fırsatta belirten Ak Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, “15 Temmuz salt bir silahlı kalkışma değil, devleti çökertme planıdır. Bizim için durmamız gereken yer Sayın Cumhurbaşkanımızın çizgisidir. Onun için ben bu hattı “Hattı Erdoğan” olarak ifade ediyorum” diyor. “FETÖ'cü akademisyenlerle mücadelenin yeterince yürütülemediğini” her fırsatta dile getiren Külünk, "Üniversiteler, Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki yapılanmadan daha önemli bir işlev görüyor gerektiğinde, çünkü bu örgütün, en yoğun yuvalandığı ve geleceğimizi gasp ettikleri yerler üniversite kampüsleridir. Bana 2 bin sayfa üniversite notları ulaştırıldı. Hangi üniversitelerde operasyonlara müdahale edilmediği, gerekli özenin gösterilmediği tek tek rapor edildi. Örgüt şemasındaki dokunulmayan akademisyenler isim isim alt alta yazıldı. Bazıları da bu işleri, kampüsteki temizliği "kriptolara" veriyor. Onlar da iki odacı, iki memur, iki alt düzey asistanı, yani masumları fişleyerek, vazifelerinden ediyor; kendileri ise yani asıl suçlu olanlar da görevlerini sürdürüyor" ifadelerini kullanıyor.

'Yerel güç merkezleri bu örgütün üzerinden, bu halkın üzerinden, bu operasyonların üzerinden elini çeksin' diyen Külünk, "Belediyeler ve il teşkilatları, Sayın Erdoğan'ın şehit edilmesini mi bekliyorsunuz; bu örgütle uzlaştığınızı açıklamak için Siz, Erdoğansızlaştırılmış bir Türkiye'de bu hain, alçak terör örgütü ile yaşamanın beklentisi içinde misiniz? Eğer bunların hevesindeyseniz; bu millet size, bunun için de müsaade etmeyecek ve bunun da mücadelesini verecektir. Daha ne bekliyorsunuz, ne bekliyorsunuz gereğini yapmak için? Adaletsizlik yok, zulüm yok, haksızlık yok; ama hesap sorma var. Şimdi isim vermiyorum illeri; ama halkımız isim de isterse, çıkar konuşurum. Çürükleri, bozukları temizleyeceğiz, temizlenecek. Sokak istihbaratı her şeyi duyuyor, herkesin farkında, kim ne yapıyor, biliyorlar. Kimse kendini sakındığını, saklandığını düşünmesin. Hepsinin zamanı gelecektir" şeklinde konuşuyor.

Öte taraftan bugün Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk; “Yenikapı Ruhu kamuya yansımıyor. Peki neden yansımıyor? Çünkü, kamu kurumlarına ve kurumların taşra teşkilatlarına sendika görünümlü, vakıf görünümlü, cemiyet görünümlü çeteler yuvalanmış! Bunların tek derdi, makam, mevki dünyalık! Bu çeteler biliyor ki; Yenikapı Ruhu kamuda yerleşirse arpaları azalacak. Liyakat esas alınırsa, pis iştahları aç kalacak! İşte bundan dolayı birlik ve beraberlik ruhu kamuda yer bulamıyor. Onun için başta sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan olmak üzere sorumluluk makamında bulunanlar bu çetelere artık müdahale etmeli, dur demelidir” ifadelerine yer verdi.

VATANDAŞ BÜROKRATLARI ŞİKÂYET EDİYOR

Hainleri koruma ve kollama altında çalışma yapan bu tür bürokratların Cumhurbaşkanlığı ve BİMER’e bildirilmesi her vatandaşın asli görevi olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır.

AdminAdmin