Üniversite
Giriş Tarihi : 11-03-2013 20:12

İLETİŞİM KULÜBÜ’DEN “KADIN” TEMALI RESİM SERGİSİ

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Erol Tomas bir açıklama yaptı, Tomas 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü nedeniyle açtıkları “kadın” temalı resim sergisinde değişen yaşam koşullarında kadınların toplumsal hayattaki yerine ve önemine dikkat çekmek istediklerini ifade etti.

İLETİŞİM KULÜBÜ’DEN “KADIN” TEMALI RESİM SERGİSİ

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Erol Tomas bir açıklama yaptı, Tomas 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü nedeniyle açtıkları “kadın” temalı resim sergisinde değişen yaşam koşullarında kadınların toplumsal hayattaki yerine ve önemine dikkat çekmek istediklerini ifade etti.

Tomas açıklamasında şu duygu ve düşüncelerine yer verdi: “Her günün kadınlara adandığı, her günün bilime ve insanlığa adandığı günlerin gelmesi dileğiyle iletişim kulübü olarak tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlarız.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü olarak açtığımız “kadın” temalı resim sergimizle değişen yaşam koşullarında kadınların toplumsal hayattaki yerine ve önemine dikkat çekmek istedik.

Boşandığında ‘dul’, evlenmemiş olduğunda ‘evde kalmış’, eşitlik istediğinde ise ‘feminist’ olarak adlandırılmakta olan kadınlarımız çalışmak istediğinde de küçümsenmektedir.

Ülkemizde kadının iş hayatına katılımı %22,3 ve iş bulma süreleri erkeklere oranla daha uzundur. Siyasal hayata meclis düzeyinde katılım %8,8 ve 81 il belediye başkanından sadece ikisi kadındır. Mahalle muhtarlarının %2 si kadın iken ülkemizde kadın valimiz bulunmamaktadır.

Toplumumuzda kadın olmak zor iştir, ne yazık ki çoğu zaman psikolojik ve fiziksel şiddete uğramakta bazen ise canlar verilmektedir. Her dört kadından biri fiziksel şiddete maruz kalmakta fiziksel şiddete uğrayan kadınların %25’i de yaralanmıştır. 2005-2011 yılları arasındaki kayıtlara göre 4190 kadının erkekler tarafından öldürülmüştür.

Kadınlarımıza karşı işlediğimiz suçları bir günde affettirme çabasına girişmek ve kadınlarımıza karşı suç işlenen her gün bizler için utançtır” dedi.

İletişim Fakültesi’nin bazı Öğretim üyeleri ve elemanlarının 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü nedeniyle açıklamalarında duygu ve düşüncelerini şu şekilde dile getirdiler:

Kadın Hakları İnsan Haklarıdır

Yaşlılar günü, sakatlar günü, hayvanları koruma günü olduğu gibi kadınlar günü de var ama erkekler günü yok. Yaşlı ya da sakatların korunması gerektiği gibi kadınlarda yani dünya nüfusunun %50 si de 8 Mart’ın yüzüncü yılında bile hala korunmaya muhtaç. Belki asıl sorun kadın haklarının küçük bir azınlığın hakkı/ sorunu olduğunu düşünmekten kaynaklanıyor. Ama kadın hakları insan haklarıdır. Yani Örneğin Türkiye’de kadına şiddeti durdurmaya/azaltmaya yönelik uygulamaları gerçekleştirmeden, AB’nin insan hakları standartlarına ulaşmak mümkün değildir. Hükümet AB’ye girme konusunda çok hevesli ve ısrarlı ama istatistiklerde Türkiye gerçeğini ortaya koyuyor.

Yönetsel görevlere atanma, terfi ya da ücret eşitsizliklerini bir tarafa bırakalım. Son 10 yılda Türkiye’de kadına yönelik şiddetin %1460 arttığı, Türk parlamenterler birliği toplantısında ifade edildi. Kadına yönelik şiddetin ve küçük yaşta evliliğe zorlanmanın artışı, bu son 10 yıl içinde bir şeylerin sistemli olarak yanlış yapıldığını gösteriyor. Bunlar, eğitim politikasındaki değişikliklerden, kadına karşı işlenmiş suçlara verilen cezalara, işe alımda pozitif ayrımcılık uygulamalarının zorunlu tutulup tutulmamasına kadar, her alanı kapsıyor. Baba beni okula gönder kampanyası ile terör örgütünü birbirine karıştırırsanız, ortaokuldan alınıp 45 yaşında bir adamla evlendirilen ve üstüne birde dayak yiyen, bir değil birçok 15 yaşında kız çocuğu ortaya çıkar. Yani bu durum münferit olmaktan çıkar. Erken yaşta evliliklerin önlenmesi ile ilgili kamu spotu, erken yaşta evliliklerin arttığını gösterir. Atatürk’ü koruma kanunu da DP zamanında çıkarılmıştır. Çünkü o iktidar döneminde öyle bir kanuna ihtiyaç duyulmuştur. Aynı durum medeniyet toplumsallaşma ile, kadınla erkeğin bir arada bulunması/yaşaması ile gelişti. Yani erkekler kadını, kaba arzularını tatmin edecek nesneler olarak değil, aşık olunacak insanlar olarak görmeye başlayınca. Erkek kadına kendini beğendirmek zorunda kalıp, hoş, makul, medeni hale gelmek zorunda kalınca. Oysa biz gençlik treni fikrini ortaya atıp, sonrada kadın ve erkek öğrencileri aynı trenlere bindirmeyi planlıyoruz ki ‘ahlaksızca’ şeyler yaşanmasın! İşte bu politikalar bizi Batı’dan ayırıyor. Nereye gidiyoruz onu da ‘Allah biliyor’.

Yrd.Doç.Dr. Dilara N. KOÇER

Bugün en çok kadını görüyoruz perdede, en çok kadını taşıyoruz ekrana, en çok kadını yansıtıyoruz sayfalara... En çok kadından bahis açıyor, en çok onun hakkını ihlal ediyor ve en çok onun hakkının koruyucusu olma zorunluluğu altına giriyoruz. Kimimiz feminizm çığlıkları eşliğinde bizzat kendi eliyle bu hakkın son bulmasına sebebiyet verdiğinden habersizce “kadına yaşam hakkı” naraları atıyor, kimimiz kadının özgürlüğünü coğrafi sınırlara bağlama gayretinden öte geçemiyoruz.

Kadını şiddet haberlerinin vazgeçilmez bir unsuru, reklamların gözde cinsel objesi olarak tanımlamaktan uzak bir zihniyete sahip olduğumuz ve biz kadınların hatırlanmak için böyle günlere ihtiyaç duymadığı bir düzene uyanmak dileğiyle...

Öğr.Gör.Fikriye ÇELİK

Hepimizin KADINLAR GÜNÜ

Bugün 8 Mart. Hepimizin bildiği üzere Dünya Kadınlar Günü.

Ne zaman kadına yönelik şiddet konusu açılsa tartışma iki temel durağa gelip takılır. Ya “onlar bizim analarımız bacılarımız” sığlığına düşeriz; ya da “bu kadınlar neden dayak yiyor” diyerek kadına soyu tükenmekte olan bir canlı muamelesi yaparız.

Hâlbuki kadına yönelik şiddetin muhatabı kadından ziyade erkektir. Kadına yönelik şiddet ile ilgili her faaliyetin en birinci öznesi KADIN değil ERKEK olmalıdır.

İşte bu yüzden;

KADIN, olduğu haliyle,

Kimsenin anası, kimsenin bacısı olmak zorunda kalmadan,

Hayatın hiçbir alanında KADIN olduğu için, kadınlığı ile barışık olduğu için aşağılanmadan,

BAYAN olmak zorunda kalmadan,

HANIM olmak zorunda kalmadan,

KADIN olduğu, KADINLIĞINI inatla sürdürdüğü için yok sayılmadan yaşamalıdır.

Şüphesiz böyle bir dünya hepimizi özgürleştirecektir.

Bu yüzden;

Hepimizin Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun

Arş. Gör. Ersin POLAT

AdminAdmin