Politika
Giriş Tarihi : 09-08-2012 19:17

Fener skandalı İslamcıları böldü

Yen içinde kalan kol kangren olur !!!...

Fener skandalı İslamcıları böldü
Haftalık yayınlanan İslamcı entelektüel dergi Gerçek Hayat bu hafta kapak dosyasıyla Almanya’da görülen Deniz Feneri e.V davasıyla ilgili tartışmaları kapağına taşıdı. ’Yaranmadan gocunmadan’ başlığını kullanan dergi, özel dosyada şimdiye kadar dindar kesimin olaylara ’kol kırılır yen içinde kalır’ mantığıyla yaklaştığına dikkat çekti. İslami kesimin önde gelen isimlerinin görüşlerinin aktarıldığı dosya haberde ayrıca TBMM’nin bir araştırma komisyonu kurup insani yardım örgütleri hakkında bir rapor düzenlemesi gerektiği aksi halde olayların holding krizine dönüşebileceği uyarısı yapıldı. Yen içinde kalan kol kangren olur Abdurrahman Dilipak Vakit Gazetesi Yazarı: İktİdar, servet ve şöhret, fitneye dönüşür. İktidar ve servet bazan bizim için, her zaman kurtuluş vesilesi değil, dua ile istenen bir belaya da dönüşebilir.. Neyse ki bizimkilerinkini Allah (cc) hemen yüzlerine vuruyor. Allah (cc) kendi adına ve kendi dinini kullanarak ahlaksızca yollara sapanların foyalarını çabuk çıkartır. Bizimkiler hakkında olumsuz bir iddia gelince önüme, “böyle bir şey olmaması gerekmez mi” diye düşünüyorum. Ama yine de, eğer o şey ahvali şahsiyeden ibaret değilse, işin aslını araştırma gereği duyuyorum. Çünkü kol kırılıp yen içinde kalınca kollar kangren oluyor, çolak kalıyor. Şimdi şu soruyu sormanın tam zamanı: İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin? Yetimin hakkını yiyeni Allah affetmez İhsan Eliaçık (Gerçek Hayat Yazarı): Biz maalesef kendimiz eleştirmiyoruz. Bu yanlış din anlayışımızdan kaynaklanıyor. Başörtüsü takmanın ve namaz kılmak dışında İslam şartı yokmuş gibi hava var. En önemlisi bunlar, bunları yap gerisi önemli değil. Böyle bir anlayış olamaz. Bu mevzuda İslami camiayı yeniden düşünmeye çağırıyorum. Diğerinin hakkına aldırmayanı, yetimin hakkını cebine indireni Allah’ın affetmesi mümkün değildir. Erbakan gibi sonuçlarına katlanacaklar Rasim Özdenören (Yeni Şafak Gazetesi Yazarı): Biz bu mevzuda özeleştiri yapamadık. Ama nedeni tek yanlı haberlerin gelmesi. Medyanın tek tarafı çalışırken, diğer yanda bir hareket olmadı. Benim anladığım kadarıyla aynı kayıp trilyon davasında olduğu gibi bir zimmete geçirme davası değil usulsüzlük söz konusuydu. Erbakan nasıl bunun sonuçlarına katlandıysa, şimdi onlarda katlanacak Hepimiz ‘pir u pak’ız demeyelim Suavi Kemal YAZGIÇ (Gerçek Hayat Yazarı): Önceden anlamlı bir özeleştiri mekanizması kurup, işler halde tutabilseydik yani “hepimiz pir u pak”ız demek yerine, “kim olursa olsun yanlış yapanın yanında yer almayız” diyebilseydik, bu kampanya böylesi boyutlara varamazdı. *** Hiç kimsenin 5 kuruş çalmadığına inanıyorum Emine Şenlikoğlu (Mektup Dergisi Genel Yayın Yönetmeni):UluslararasI hukuk hatasının sonucu bu durum. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Avrupa’da kazandığı parayı istediği derneğe Avrupa’dan gönderemiyor. Buradan kaynaklanan bir sakatlık olduğuna inanıyorum. Hiç kimsenin 5 kuruş çalmadığına inanıyorum. O yüzden de eleştiri yapmaya gerek duymuyorum. Uluslararası hukuk suçu var. Camia olarak hatalı olduğumuzda çok rahat bir şekilde özeleştirimizi yapmalıyız ama önce hatalı olan kişiyi eleştiririz, düzeltmezse ondan sonra kamuoyuna deriz ki falanca kişi İslam’a göre bir hata yapıyor, özel hatası değil herkesi bağlayacak bir hata yapıyor kimi zaman katılmıyoruz diyebiliriz yani. *** Allah mutlaka bir sille vurur Ali Bulaç (Zaman Gazetesi Yazarı):Özeleştiri yapmamız lazım çünkü şu veya bu fiilin, şu veya bu hizmetin içinde olanlar masum kişiler değildir. Eğer bizim camiadan birisi yanlış bir şey yapmışsa onun üstünü örtmeye çalışıyoruz. Bu suç teşkil eden fiili örtbas ediyoruz. Bu yanlış bir defa... 1994’ten beri benim müşahede ettiğim şudur belediyelerde ve 2003 seçimlerinden beride merkezi yönetimde bu muhafazakâr mütedeyyin kesimin iktidarda bulunuyor. Maalesef çok sayıda yolsuzluk var. Ben bunu 2006 yılında dile getirmeye çalıştım ve bunu dile getiren insanlar çok ağır baskı altında kaldı. Ben de çok ağır baskı altında kaldım, beni tehdit ettiler hem de bizim camiadan insanlar, ’Şimdi bunları söylemenin sırası mı?’ diye. Bu deniz feneri olayı hepimize öğretici olmalı. Ben Alman mahkemesi kararını verinceye kadar bu konuda hüküm yürütmemek gerektiğini düşünüyordum. Fakat mahkeme oradaki insanları suçlu buldu. Şimdi Yeni Şafak’ın bazı yazarlarının yaptığı gibi Alman mahkemeleri suiistimal etti, Türkiye’nin iç siyasetine karışıyor, aslında böyle bir şey yok demek kimseye inandırıcı gelmiyor. ’Kol kırılır yen içinde kalır’ artık bunu bırakmamız lazım. Hırsızın savunması olmaz. Çünkü bizim bu ülkede en büyük sermayemiz Müslümanlar olarak dürüstlüğümüzdür. Ama bizim kabilendir, bizim camiadandır, bizim siyasi görüştendir, bizim tarikatımızdandır, bizim cemaatimizdendir dersek bu yanlış olur ve Allah mutlaka bir sille vurur. ben Allah’ın şu anda bize mühlet verdiğini düşünüyorum. Öyle ağır sille yiyeceğiz ki, benim en korktuğum şey.
AdminAdmin